Özel Gereksinimli Bireylere Yönelik Tutumların Değiştirilmesinde Ebeveynlere Düşen Görevler
Özel gereksinimli birey için en temel gereksinim, topluma uyum sağlamak ve üretici duruma geçmektir. Ancak bu amacın gerçekleşebilmesi için toplumun da özel gereksinimli bireyleri kabul etmesi ve onlara yönelik olumlu yaklaşım içinde bulunması gerekir. Özel gereksinimli bir birey olarak dünyaya gelmek ya da özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmak hiç kimsenin tercihi değildir. Geçmiş yıllara göre özel gereksinimli bireylerin toplum içinde kabulüne yönelik farkındalık çalışmaları arttığı görülüyor. Fakat günümüzde hâlâ bir halk otobüsünde işitme engelli bir genç tekme tokat dövülüyor ve hiç kimse buna tepki göstermeyip sessiz kalabiliyorsa, birçok badire atlatıp Güzel Sanatlar Lisesinde kaynaştırma öğrencisi olabilmeyi başarmış asperger Sendromlu Ahmet arkadaşları tarafından zorbalığa maruz kalıyorsa, otizmli bir çocuğu olan anne çocuğuyla alış-veriş merkezine gidemiyorsa, down sendromlu bir anne çocuğunu parkta oynatamıyorsa, bedensel engelli bir birey insanların rahatsız edici bakışlarına maruz kalıyorsa özel gereksinimli bireylere yönelik tutumların olumlu yönde değiştirilmesi amacıyla çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.
Tutumlar diğer birçok davranışlarımız gibi doğuştan kazanılmazlar, öğrenme yoluyla sonradan kazanılırlar. Anne, baba, arkadaşlar, kitle iletişim araçları, kişisel yaşantılar tutumların oluşturulmasında rol oynayan önemli faktörlerden bazılarıdır. Özel gereksinimli bireylere yönelik toplumdakilerin tutumlarının istenilen düzeyde olmadığı görülmüştür. Özel gereksinimli bireyler ve ailelerinin yaşadıkları bu sınırlılıkların bir nebze olsun azaltılması adına toplumdaki fertlerde olumlu tutum oluşturma fayda sağlayacaktır. Toplumun bu konuda bilinçlenmesi, değişmesi için en büyük görev hiç kuşkusuz ebeveynlere düşmektedir.
Özel gereksinimli bireylere yönelik tutumların değişmesi kuşkusuz gönüllerin değişmesine bağlıdır. Ne güzel söylemiş Şems-i Tebrizi: ‘Senin gönlün değişirse dünya değişir.’
Ebeveynler olarak önce kendi gönüllerimizi daha sonra da çocuklarımızın gönüllerini değiştirebilirsek kendi dünyamızı da bir nebze olsun değiştirebiliriz. Bu değişim için eğitim çok önemli bir basamak. Bu konuda ebeveynlerin öncelikli olarak özel gereksinimli bireyler ve yaşadıkları sorunlar hakkında bilinçlenmeleri gerekiyor. Anne ve babalar bu konuda ne kadar bilgi sahibi olursa o ölçüde empati kurabilir, özel gereksinimli bireyleri ve yaşadıkları sorunları anlayabilirler. Anne ve baba bilinçlendikten sonra da bunu kendi çocuğunun gönlüne nakış gibi işlemelidir. Unutulmamalı ki; özel gereksinimli bireylere yönelik olumsuz tutumların altında yatan en büyük sebep sevgisizlik. Şüphesiz ‘Dünyada en güzel şey kalpte insan sevgisi’. Çocuklarımıza dünyanın en güzel şeyini verebilmek için küçücük yaşlarında gönüllerine sevgi tohumları ekmeli. Onlara öncelikle insanı, hayvanı, doğayı, yaratandan ötürü yaratılmış her şeyi tüm kalpleriyle sevmeyi öğretmek gerekiyor. Daha sonra da çocuklar küçük yaşlarda bireysel farklılıklar hakkında bilinçlendirilmeli.
Farklılıklara saygı eğitiminin temelini, bireyin kendisini ve çevresindeki diğer kişileri tanıması oluşturur. Bireylerin özellikleri açısından birbirlerinden farklı olması doğal olmakla birlikte, bu farklılıkların kaynağı hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığı zaman önyargılar oluşabilir. Çocuğun kendini ve diğerlerini tanıma çalışmalarında mümkün olduğu kadar bireysel farklılıklara yer vermek önemlidir.
Ebeveynlerin bu amaçla çocuklarda;
- “Farklılıklara Saygı” kavramıyla ilgili bilinç geliştirme,
- Farklılıkların zenginliklerimiz olduğu bilincini geliştirme,
- Her çocuğun çeşitli geçmişlerden gelen insanlarla rahatça ve empati göstererek etkileşime girmesini özendirme,
Ayrımcılık karşısında her çocuğun kendisini ya da başkasını koruma becerilerini güçlendirebilmeleri önemlidir.
Ebeveynler çocuklara bireysel farklılıklarla ilgili eğitim verdikten sonra, görme engeli, işitme engeli, down sendromu, otizm vb. durumların da, saç rengi, göz rengi gibi hayatımıza renk katan bir farklılık olduğu bilincini kazandırmalıdır. Bu amaçla çocuklara küçük yaşlarda bireysel farklılıkları konu edinen masal ve öyküler okunup, animasyonlar izletilebilir. Normal gelişim gösteren çocukların özel gereksinimli bireyler ve çocuklarla yaşantı geçirmelerine olanak sağlamak da, bu bireylere yönelik olumlu tutumlar geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Nitekim yapılan araştırmalarda ailesinde ya da yakın çevresinde özel gereksinimli birey olan kişilerde bu bireylere yönelik tutumların daha olumlu olduğu ortaya çıkmıştır.
Bizler de ebeveynler olarak öyle çocuklar yetiştirelim ki, bu çocuklar; parkta, otobüste, alışveriş merkezinde, okulda, kısaca aynı ortamlarda bulundukları özel gereksinimli çocukları ve bireyleri kabullenmekle kalmayıp, onların topluma uyumlarına katkı sağlayan bireyler olsunlar.